12 Mart 2016 Cumartesi

                                                                                                               
                                                                  İNSANOĞLU  GÜL

                                                                                                
                                                                                                                                   ‘’Hayat,yine standart.Zaman geçiyor’’.
 
                İnsanoğlu, zamana yetişemediğinden şikayetçidir.Zaman yetmiyor,vakit darlığından bahsediyor sürekli.Son yüzyılda sürekli bir şeyleri şikayet ediyor.Havayı,suyu,yoldaki kaldırımı yapan belediyeyi,gökte uçan kuşu ve sabahın habercisi olan ötüşüyle, horozdan bile şikayetçi.Hep bir bıtkınlık,hep bir umutsuzluk hakim 21.yüzyılın insanında.Zaman geçiyor ve onlara göre sıkıntılar git gide artıyor..Mutsuzluk ise demi artan çay gibi artık bu hayattan tat vermiyor.
              Aslına bakarsanız,bu yazıya başlarken daha çok 21.yüzyılın insanlığının daha doğrusu bizim toplumumuzun bu mutsuzluğun temel sebeplerini araştırmaya vakit harcayacaktım.Lakin sorunu eminim ki her insan kendin de belli sebeplerde bulmuştur.Lakin o sorunun üstüne gitmektense daha da çok kaçmıştır.O kaçtıkça,sorunlar birken iki ,ikiyken üç olmuştur.İlk başta küçük bir kartopu iken daha sonraları büyük bir çığ haline getirmiş.İnsanın psikolojik altyapısını çökertecek duruma getirmiştir.Bu durum ise toplumun sosyo-psikolojisini derinden etkilemiş ve yeni nesiller için ağır bir yıpranma,psikolojik yük getirmiştir,getiriyor,böyle devam ederse eğer getirecekte.Toplum sensin,benim,Öğretmen Ayşe,Manav Ahmet,Bakkal Mehmet,Bankacı Esra,5 yaşında ki Ömer 50 yaşında ki  Hatice Teyze.Her gün yüz yüze baktığımız insanların psikolojilerinin mutluluğumuzun üzerinde etkisi olduğunu düşünenlerdenim.Yolda dalgın yürürken karşıdan gelen bir tanıdığın güler yüzlü samimi muhabbeti kimin o an aklında ki sıkıntıları az da olsa gidermemiştir ki.Veyahut güler yüzlü bir insan gördüğünüzde içinizde bir kıpırdama ,mutluluk belirtisi olmuyor mu.Sokakta koşuşturan çocuk ya da parkta daha yeni yürümeye başlamış sağa-sola koşturan çocukları gördüğümüzde yüzümüzde bir tebessüm belirmiyor mu.Sağımıza,solumuza baktığımızda olumlu şeyleri görmek çok da zor değil aslında.Çok politik bir cümledir belki ‘Bugün uyandın ve yaradan sana bir gün daha şans verdi.Demek ki bu alemde ki görevin daha bitmedi ,demek ki yapacağın bir çok şey daha var.Nefes alıyorsun arkadaş,ötesi var mı toprak üstündesin yaşıyorsun.Bitkinliği bırak,mutsuzluğu bırak çık ve sokağa bir tebessüm et’’ inan değiştirebileceğin o kadar çok şey var ki.
            Muhakkak insanın hayatında bazen sıkıntılar,dertler olabilir.Ailesi ile kavga etmiş,sevgilisi ile tartışmış olabilir hatta bir kıza sırılsıklam platonik aşık olmuş olabilir.İstediği işi alamamışta olabilir veyahut hakkı yendiğini düşünmüş olabilir patronundan.Ve en önemlisi tüm dünya onun üstüne geliyormuş gibi hissedebilir.O an sanki tüm arabesk şarkıları onun için yazılmıştır,tüm hüzünlü şiirler ona aittir.Keder ve dert onun göbek adıdır.Yorulmuş belki de vazgeçmiştir.Bu işte, kitabın tam ortasından konuşmak gerekirse basite kaçmaktır.Sadece kendini kandırmaktır.Ve inanın bu sadece aciz insanların yapacağı basit bir eylemden öteye bir şey ifade etmemektedir.Evet ailenle kötü bir tartışma geçirmiş olabilirsin ama bu onların senin ailen olduğu gerçeğini  değiştirmez ve onlarla beraber olan anıları silemez,silmemeli.Hatırlamalısın o kavga anında mutlu günleri veyahut en derine inmelisin ilk adımını attığında ya da ilk konuştuğunda onların duyduğu mutluluğu hayal etmelisin.Onlar senin annen-baban onlar garındaşlık yaptığın kardeşlerin muhakkak bir yolu çözümü olur.Olaylara eskilerinde dediği gibi bardağın dolu tarafından bakmak gerekir boş tarafından baktığın sürece ne çayın tadını alırsın ne de bu hayatın.Bu hayattaki görevin bardağın boş tarafını doldurmak olsun.Bakarsın bir gün gelir seninde boş tarafını biri doldurur ve inan o boş taraf hep dolmuştur bu hayatta.Sen hayatını bir şiir gibi yaşa ki kalemin bu hayata ilaç olsun.Kaleminde dilin olsun arkadaş.Hayır konuş hayır olsun,huzur konuş huzur olsun.
          Çoğu insan gelmiştir umutsuzluğun everestine artık bir çıkış yolu kalmamıştır.Ona göre tüm kapılar kapanmış,hayat ona her yerden bir tokat atmaktadır.En nihayetinde dünyanın en dertli insanıdır o an.İnsanlar için yüzüne söylendiğinde o an için  en boş laf olan ama yaşadıkça kıymetini daha iyi anladığımız bir kelime vardır.Ki tüm kapıların kilidini de çoğu zaman açmıştır.İnsanı olgunlaştıran,büyüten,güçlendiren.Pes etmemesi gerektiğini gösteren,yıkılmamasını tembih eden bir kelime TECRÜBE.Hayat bu muhakkak zor günler çok zor günler olacaktır.Lakin önemli olan yıkılmamaktır.Her fırtınadan daha güçlü çıkmaya çalışmaktır.Hayata gelirken kimse kimseye güzel bir hayat vaat etmedi sonuçta.Zorluk görünce pes etme hakkını da kimse tanımaz sana.Sen,güçlü olacaksın,yıkılmayacaksın..Evet,zorlanacaksın, sarsılacaksın.Ama düşmeyeceksin.Dik duracaksın.Özgüvenini yitirmeyeceksin hayata hep pozitif tarafından bakacaksın.Olumsuzlukları sileceksin sözlüğünden.Mutlu olmak için mutlu edeceksin.Seni mutsuz yapanlara inat mutlu olacaksın ve mutlu edeceksin.İnan kazanan sen olacaksın.Ama unutma bir binanın sağlam olması için demirde gerekli,tuğlada,çimentoda ,su da .Hayatta kat kat çıktığın bir bina.Derdine de eyvallah,neşesine de eyvallah demeli.Zor günler yaşa ki iyi günün kıymetini bil zor günler gör ki güçlü ol.Ama yıkılma,pes etme.Pes etme ki yaptığın bina sağlam olsun yıkılmasın.
 
               Gülmenin sadaka sayıldığı bir dine mensubuz.Gül insanoğlu hayata gül.Paylaş mutluluğunu.Kır at içinde ki nefret duygularını.Bırak nefret duygusu ekmeyi.Dünya,zaten bu yüzden bu halde değil mi.Hoşgörü ve saygının en çok arandığı bir çağda değil miyiz ?.. Bir tebessüm et inan çok şey değişecek.SEV,SAYGI DUY,HOŞGÖRÜ GÖSTER VE GÜL HER NE OLURSA OLSUN.

                                                                                         

                                                                                                   OKAN YENİTÜRK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder