‘’Annemin bana öğrettiği ilk
kelime Allah, şah damarımdan yakın bana benim içimde ‘’ diye başlıyor Sezai
Karakoç’un Çocukluğumuz adlı şiiri.Gelişen ve de değişen dünya da
matematik,astronomi ve fenni bilimler kadar insanların kafasında hep bir soru
olarak kalmıştır inanç kavramı.Kimi insanlar inandığı Tanrı’yı Gökte tasavvur
etmiş,kimi güneşte,kimi ateşte.Dinler tarihi karışık,detaylı ve gelişen tarih
akış çizgisinde değişime uğramıştır.Ama bizim inandığımız Din olan İslamiyet’in kutsal kitabında hak katında tek
Din’in İslam olduğu apaçık bellidir.Hz.Musa’ya,Hz.isa ve de Hz.Davut Peygambere
inan kitaplarda İslam’dır Ehli kitaptır.Tarih içerisinde bu kitaplar tahrif
edilmiş, din adamlarının kendi nankörlükleri ile değiştirilmiş,yok
edilmiştir.Lakin,ayakta duran ve duracak olan Kur’an-ı Kerim bize evrenin,insanının
o sınırsız dünyasına bir kapı açtırıyor.Materyalist dünyan insanının yaşadığı
ruhsal boşluğun bize anlamsız olduğunu Allah’ın bize şah damarından daha da
yakın olduğunu anımsatıyor.Bugün toplumumuzun psikolojik bozukluklarını en temel
sebebi Hakikate ulaşmadaki eksikliği,karmaşasıdır.Çağımızın insanı bir inanç travması
yaşamaktadır.Bu travmadan çıkmak için çaba göstermekte lakin kendisine üretmek
yerine tüketmeyi empoze eden kapitalist sistemin hayatının her alanına
girmesinden ötürü bunu başaramamakta Dünya dertlerini sırtına yükleyip asıl
Hakikati ıskalamaktadır.Evet,Allah şah damarından da yakındır bize, bizi Avrupa
Kilisesinden ayıran temel faktörde budur.Bizim yaratıcıya ulaşmamız için bir
aracıya ihtiyacımız yoktur O (c.c) an ve
an bizim yanımızda,şah damarımızdan yakındır bize.Ramazan ayının tatlı bir
gülümsemesi,bir huzuru olurdu çocukluğumuzda.Ramazan gelmeden önce
koşturmacalar,alışverişler,heyecanlar,mukabelelerin,teravih namazlarının
heyecanı sarardı dört bir yanımızı.Sahur ile Rabbinin rızası için niyetlenip
hep birlikte iftar için Ezan-ı Muhammediyye’nin okunması ile orucunu açan
Arap,Çerkez,Türk,Kürt fark etmeksizin Üst kimlikte Müslümanlıkta ayn dili
konuşan insanların bu devirde birbirinin
kuyusunu kazması ne acı nasıl bir felakettir.Oruç ne demektir oruç
anlamak,idrak etmek,arınmaktır.Oruç pek tabi bir yudum suyun bile ne kadar
kıymetli olduğunu bir lokma ekmeğin ne denli kutsal olduğunu bize
hatırlatmaktadır.Oruç aslında, şan ve şöhret içindeki masalarımızdaki her bir
lokmada yetimin,öksüzün,yoksulunda payı olduğunun gerçeğini hatırlatmaktadır
bize.Oruç paylaşmaktır,infak etmektir.Müslüman dünyası içine düştüğü bu acılar
dolu çağda en çok da infak şuurunu kaybetti ne yazık ki.Bugün,komşusu aç iken
komşusunun açlığından haberi olmadan şan,şöhret içinde yaşayan milyonlarca
insan var.Kendi çocuğu en
kaliteli,pamuklu montları giyerken sırtında montu olmayanları görmezden gelen
bir zihniyeti bir Müslüman nasıl kabule der.Sevgisizliği,nankörlüğü,dedikoduyu,hamaseti
ve de cahilliği nasıl yükseltebilir bir
Müslüman.Bugün oruç tutan bir insan Şam,Kahire,Bağdat,Kahire’nin acılarına
nasıl kulak tıkar.Bombalar altında ölen o çocukların acılarını nasıl vücudunun
en derinliklerinde hissetmez.Biz aynı Ezan ile oruç açıyorsak ve de aynı
kıbleye dönüyorsak Kardeş değil miyiz ? Buyurmuyur mu Peygamberimiz (
s.a.v.) Mümin,müminin kardeşidir
diye.Biz bu felsefeyi ne zaman kaybettik bırakın Bağdat’ı,Halep’i iki sokak
ötedeki acılara kulak tıkamaya başladık.Evimize Tüketim canavarının el
bombalarını sokup çocuklarımıza toplumun ahlak kavramına bomba koyan televizyon
kanallarını konuk adlık.Ramazan bir arınma,yenilenme ayıdır.İnfak duygusunun zirve
yaptığı bu ayda bilgiyi,sevgiyi,hoşgörüyü,güler yüzlülüğü de paylaşalım.Öğrenelim,öğretelim,meclislerimizde
Kapital sistemin dizilerinden değil de ilimden,bilimden konuşalım.Kudüs’ün
prangalarından kurtulması için ne yapabiliriz,Orta Doğu’dan kanlı elleri nasıl
çektirebiliriz onları konuşalım.Eşimiz,dostumuz,çocuğumuza Hakikatin bu topraklarda
olduğunu insanlığın kurtuluşunun bu topraklarda olduğunu aktaralım.Tarihimizi,hatalarımızı
bilelim.Dün düşülen tuzaklara Dinler arası Diyalog gibi safsatalara
çocuklarımızın düşmemesi için Hak dininin kitabı Kur’an-ı Kerim-i idrak ederek
okuyalım.Bugün Müslüman aleminin içinde bulunduğu karmaşada herkes bir miktar
sorumludur.Dün ilim ve de bilimde tarihin yönünü değiştirecek Bilim adamları
yetiştiren medeniyette bugün bozkırlık var ise bunda herkesin bir miktar payı
vardır.Müslüman kalitesiz olamaz,kalitesizliği talep ve de ona tahammül
edemez.Ramazan ayı hepimizin için bir iç muhasebe,arınma ve yenilenme ayı olur
inşallah.Müslüman alemi bu girdiği acı verici döngüden çıkıp tekrardan Medeniyet doğuşunu
gerçekleştirir.Unutmayın ki elinizin
altındaki her bir çocuk size emanet,siz nasıl yetiştirirseniz o da öyle
gidecek.Okuyun,okutun,tanıyın,tanıtın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder